RENK: Mor – Beyaz
YERİ: Bedende bulunduğu bölge kafanın ortasında, en yüksek noktadadır.
BEDENDE: Asıl beyin. Epifiz bezi. Tüm organizmamız etkiler. Bozukluğu yarım kalan cinsel olgunlukla sonuçlanır.
ELEMENT: Yok
ASTROLOJİK BURÇLAR VE GEZEGENLER:
YENGEÇ (SATÜRN):
İç görüş, öz üzerinde yoğunlaşabilme, ilahi ışık.
BALIK (NEPTÜN):
Sınırların yıkılması, kendini adama, birlik hissi.
DUYU:
Tüm duyular ve duyu dışı algılama
Taç çakrası en yüksek insan mükemmelliğinin kaynağıdır ve genellikle kafanın üstünde durur halde temsil edilir. Diğer çakra merkezlerinin hepsinin kaynağı ve başlama noktasıdır. Tüm oluşmamış şekillerin ve niteliklerin bulunduğu oluş düzeyiyle burada birleşir. Burada kendimizi evimizde hissederiz. Hayat yolculuğuna buradan başladık ve gelişimimizin sonunda buraya döneceğiz. Hepimizin parçası olan temel ilahi ilkeyle birliği burada yaşarız. Kişisel enerji alanımız evrenle bir olur. Önce zihinsel, sonra sezgisel olarak kavradığımız her şey şimdi tam anlayış noktasına ulaşır. Bize 7. Çakrayla verilen farkındalık, 3. Göz Çakrasıyla verilen bilginin çok ötesindedir artık algıladığımız nesneden ayrı olmadığımız anlarız. Yaratımın bir parçası olduğumuzun farkına varırız.
7. Çakra açıldığında diğer altısında kalan tüm tıkanıklıklar çözülür ve enerjileri mümkün olan en yüksek frekanslarda titreşmeye başlar. Her çakra, kendi düzeyinde, ilahi oluşun bir aynasıdır ve kendini mümkün olan en yüksek potansiyelle ifade eder.
Taç çakrası tamamen uyanır uyanmaz, kozmik enerjileri emme görevi sona erer.
DENGELİ ÇALIŞTIĞINDA:
Yedinci çakradaki engeller ötekilerden hiçbirine benzemez. Sadece daha yüksek veya daha düşük miktarlara dönüştürülebilirler.
Taç Çakra dengelendiğinde, iç oluşla dış yaşam arasındaki bölünmenin geri plana itildiği anları daha çok yaşar, bilincin tamamen sakin ve açık olacak ve benliği saf oluşun bir parçası olduğunu görürüz.
Eğer benlik aydınlanmanın bu son basamağına hazırsa, beklediğimiz şey birden bire olabilir. Uzun bir rüyadan uyandığımızı ve artık sonunda gerçeklikte yaşamaya başladığımızı hissederiz. Gerçek benliğin kalıcı olan tek gerçek olduğunu anlarız. Yaratıcının amacını davranışlarımıza uygularız ve yaydığımız ışık ilahi varlığa açık olanların kalplerini açar. Bir şeyi bilmek istiyorsak dikkatimizi ona yönlendirdiğimizde anında var olur. Yaratılış, kendi sınırsız bilincinizde meydana gelen bir oyun haline gelir.
Maddenin ilahi bilinçte var olan bir düşünce şeklinden başka bir şey olmadığını ve aslında gerçekten var olmadığını fark ederiz. Şimdiye kadar gerçek dediğiniz her şeyin artık bir yanılsama olduğunu anlarız. En büyük boşluğu yaşarsınız, fakat bu boşluk en büyük bollukla aynı şey olur; çünkü o saf özünde yaşamın ta kendisi ve bu ilahi öz saf mutluluktur.
DENGELİ OLDUĞUNDA:
Saf mutluluk, yaradanla bir olma hissi
DENGESİZ ÇALIŞTIĞINDA:
3. Göz Çakrası dengesiz çalıştığında zihinsel faaliyetimiz çok yoğun olur, yaşamınız, neredeyse tamamen akıl ve düşünceyle belirlenir. Hayatınızın tüm yönlerini sadece zihin ile düzene sokmaya çalışırız ancak bütünsel bakış açısından uzaklaşır ve yaşadıklarımızı kozmik alanda bütünleştiremeyiz. Kolaylıkla entellektüel kibir tuzağına düşebiliriz, sadece bilimi savunur ve iç görü ve algılarımızı dışlarız.
Güç göstermek, kişisel ihtiyaçları gidermek için insanları veya olayları zihin gücüyle etkilemeye çalışabiliriz. Solar Pleksus Çakra dengesizdir, Kalp ve Taç çakraları çok az gelişmiştir. Aldığımız bilginin gerçek anlamını kavrayamayız. Çözümlenmemiş duygusal kayıplara bağlı olarak kendi hayal gücümüzle birleşir ve sonuç olarak gerçeklikle bağlarımızı yitirebiliriz.
GENİŞ ÖLÇÜDE KAPALI BİR YEDİNCİ ÇAKRANIN ÖZELLİKLERİ
Gördüğünüz gibi, bu noktaya kadar açıklanan çakraların açılması ve uyumlu hale getirilmesi işlemi bize büyük ölçüde bilgi, deneyim ve yetenek kazandırır. Fakat taç çakrası açılmamışsa kendimizi bolluktan ve bütünlükten ayrı hissederiz ve korkudan tamamen kurtulamayız. Çakralardaki tıkanıklıkların açılmasını engelleyen bu korkudur. Yapabileceklerini tam olarak ortaya çıkaramazsak bireysel enerjiler ne yaratılış dansı ile ne de birbiriyle uyum içinde titreşemezler.
Taç çakrasının gelişebileceği yıllarda kendinizi ruhsal gerçeklere açmazsanız, bir belirsizlik duygusu ve amaçsızlık hissederiz. Bu duyguları, içinizde daha sık bakmanızı söyleyen ipuçları olarak değerlendirmeliyiz. Yaşamınızda, ayrıca belli bir hissizlik olduğunu fark edebiliriz. Ya da ölüm korkusu bizi daha sık ziyaret edebilir. Belki de bu rahatsız edici duyguları kontrol etmek için aşırı bir uyku, durak bilmeyen hareketliliğe girer ya da kendinizi vazgeçilmez kılmak için yeni sorumluluklar alırız. Çoğu zaman bu durumdaki insanlar hastalanırlar ya da dinlenmek zorunda kalırız. Bu mesajları göz ardı edersek yüzeysel bir yaşama biçimine saplanıp kalır ve benliğimizi kısatlarız.
FİZİKSEL RAHATSIZLIKLAR:
KONUSU: Sınırsızlık
OLUMLAMA:
Biliyorum.
Anlıyorum.
Sınırsız olduğumu biliyor ve anlıyorum.
Sınırsızlığımı kabul ediyorum.
Birliği kabul ediyorum.
Tam ve bütünüm.
DENGELEMEK VE CANLANDIRMAK İÇİN YÖNTEMLER
DOĞA TERAPİSİ
Çok yüksek bir dağın tepesinde uzunca bir süre kalmak yedinci çakrayı açmak için en iyi yoldur. Çünkü burada dünyevi sorunlardan uzak kalıp, kişisel yaşamınızdaki olaylara boşverebilirsiniz. Gökyüzüne yakın olmanız boşluğu ve sınırsızlığı yaşamanıza yardımcı olur.
SES TERAPİSİ
Müzik: Taç çakrası için en iyi müzik sessizliktir. Tam sessizlik halinde tüm varlığınız uyanır, sevginin ve uyumun gücünü temsil eden Yaratılış’ ın ilahi sesini duyabilirsiniz. Sizi bu sessizliğe yönlendiren ya da hazırlayan her müzik uygun olabilir.
Ses: Hindistan’ da bir sesli (ünlü) olarak görülen “m” sesi taç çakrasını açar. Sınırsız ve yapısız, mırıldanan bir titreşime benzer. Birliği ve maddenin görülmeyen şeklinde bulunan saf, şekilsiz ve sınırsız bilinci temsil eder.
Mantra: OM
RENK TERAPİSİ
Mor ve beyazın taç çakrasında açıcı ve genişletici bir etkisi vardır.
Mor renk zihnin ve ruhun dönüşümünü sağlar ve her ikisini de oluşun ruhsal boyutlarına açar. Tıkanıklıkları çözer ve kozmik birliği yaşamanızı sağlar.
Beyaz, spektrumun tüm renklerini içerir. Farklı yaşam düzeylerini yüksek birlikte bütünleştirir ve ruhumuzu ilahi ışığa, bilgiye ve tedaviye açar.
DEĞERLİ TAŞ TERAPİSİ
Ametist: Hareketin kızıl eteşi ve alıcılığın mavi ışığı, sessizlik ve boşluk ametistte büyük bir güçte birleşirler. Bu taş, korkuyu ve uyumsuzluğu çözen canlı bir dinginlik yayar ve evrendeki enerjilere güven duymanızı sağlar. Zihnimizi sonsuza yönlendirir, meditasyon ve esini canlandırır. İlham perisi herhalde bu taştadır.
Kaya Kristali: Kaya kristali, bizi yaşamın renkli çeşitliliklerini içeren ve birleştiren büyük bütünlüğe götürür. Zihnimize ve ruhumuza berraklık ve ışık getirir. Ruhumuzun evrensel ruhla birleşmesine yardım eder, tıkanıklıkları çözer ve bize yeni enerji ve koruma sağlar.
AROMA TERAPİSİ
Günlük: Dini merasimlerde yakılan geleneksel tütsünün günlük ağacı reçinesinden oluşması bir rastlantı değildir. Kokusunun zihinde ve ruhta canlandırıcı bir etkisi vardır ve ortamın havasını temizler. Gündelik yaşam geri plana itilir, dini inançlar derinleşir ve ruh, ilahi ışık kaynağı olur.
Lotus: Çamurda yetişen lotus çiçeği, Doğu’da güzelliğin ve ruhsal bütünlüğün sembolüdür. Aydınlanmış kişi, maddi dünyanın çamurunda yaşıyor olsa da, bu hiçbir şekilde tanrıyla birlik içinde olan gerçek benliği etkilemez. Böyle insanlar, dünyaya ışık ve uyum, sevgi mutluluk ve bilgi yayarlar. Lotus çiçeği aynı mesajı taşır ve kendini adamış, hazır ruhları Tanrı ile birliğe yönlendirir.