Ah şu diziler… Televizyon hayatımızın büyük bir bölümünü kaplıyor yıllardır. Siyah beyaz başlayan yolculuk renkli dünyalara dönüştü. Diziler artık sohbetlerin baş konusu oldu. Sezon boyunca kim ne yaptı, sürekli konuşuyoruz. Ve dizilere bakın…Sürekli entrika, sürekli seven insanları ayırmaya çalışan başka insanlar… Birbirini sevenler hep iyi. Dizinin jönü olan yakışıklı erkeği seven kadın son derece iyi, kendi halinde, iyi niyetli, kimseden şüphelenmeyen, fedakar bir kadın modeli sergiler çoğu zaman. Böylesi makbuldür. Diğer yanda jönde gözü olan başka bir kadın vardır. Fettan, seksi, baştan çıkarıcı, manipülatif, bencil, bakımlı… Veeeee dişi…

İşte bu diziler bizim bilinçaltımıza yavaşça işlerler. İnceden inceye ve sistematik olarak bize aslında ‘dişi olursanız böyle fettan olursunuz ve erkek de sizi seçmez, çünkü siz evlenilecek kadın değilsiniz’ der. Biz de dizi hakkında konuşurken o dişi kadın hakkında ‘ay, gördün mü şekerim, ne fettan kadın, yine yaptı yapacağını, ayırdı sevenleri’ diye sevilen kadına, yani mağdureye acırız ve hemen taraf oluruz, çünkü biz de öyle sevilmek istiyoruzdur aslında. Toplumsal kurallar hayatımızın sistemini oluşturur. Siz onlara uysanız da, uymasanız da, toplum sizi kendine göre şekillendirir. Bunu kabul etmeniz gerekmez, ama yine de bir etiketiniz vardır, çünkü biz tanım yapmadan, gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı listelemeden yaşayamayız.

Dişilik konusunda ödevlerimi yaparken farkettim ki, ben fettan diye nitelendirilmek istemiyorum, bencil, kendini düşünen, seksi, baştan çıkarıcı, yuva bozan, erkeği kullanan, cinsiyetini amaçları uğrunda kullanan bir kadın da olmak istemiyorum. Bu istememeler de beni tümüyle dişiliğimden koparmış, sadece kadın bedeninde yaşayan bir erkek yapmış aslında. İşte bunu kırmak gerekli. Nereden başlamam gerekli? Dişi olursam böyle olmak zorunda olmak değilim örneğin, değil mi? Dişilik gücümü sadece kendim için kullandığımda, güzel bir ilişki yaşadığımda bunun kime zararı var? Dişiliğimi kabul etmek için güzel bir adım bence. Ya sizce?

Banu Conker Bi’ Tutam Tuz,