Duygusal DNA

Duygularımızın bedenimizin sağlığı ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi tüm dünyadaki bir çok gelenek, öğreti ve aslında bir çok alternatif tıp seçenekleri tarafından kabul edilirken aslında bu konuda yapılmış bir deney sonucu elimizde belgelendirilmiş ve yayınlanmış makalelerde vardır.

Gelin birlikte bir bakalım, bu konuda yapılan araştırmalardan elimizde ne gibi sonuçlar var.

Duygularımızın, düşüncelerimizin bedenin çalışması ve DNA üzerindeki etkisini merak eden  bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonuçlarında ortaya çıkan gerçekler oldukça ilginç ve şaşırtıcı.

Araştırmanın konusu ise duygularımızın, özellikle DNA’ların artık bedenimizin bir parçası olamadıkları zaman, canlı hücreler üzerinde etkili olmaya devam edip etmediği.

Bu deneyde; DNA örnekleri alınan bireyler ve tüplere yerleştirilen DNA’lar aynı bina içerisinde  aralarında birkaç yüz metre uzaklık olacak şekilde ayrı ayrı odalara yerleştirildi.

Deneyin yapıldığı bireylere gerçek duygularını kısa sürede yaşatmak ve hissettirmek için birbiri ardına değişik içeriklerden oluşan savaş, komedi, erotik gibi bir dizi video görüntüsü  izletildi.

Burada ilginç olan izlediği videolar boyunca duygu durumunda değişiklik olan birey ile arasında birkaç yüz metre olan DNA’larının aynı tepkileri vermiş olması.

Ayrıca bu deneyde zamanlama ölçüsü de araştırmalara eklenmiş olduğu için beden ve DNA aynı anda, DNA beden ayrı değilmiş gibi tepki verdiği kanıtlanmıştır.

En son yaptıkları deneyde bu mesafe 350 mile çıkarılmış ve tahmin edersiniz ki sonuç yine aynı olmuştur.

Yapılan bu  deneyin sonuçlarını bize müthiş bilgiler vermektedir. Birincisi DNA’larımız bedenimizden uzak olduğu halde hissedilen duygulara beden ile aynı zamanda ve aynı şekilde tepki vermesidir. DNA ve duygular arasında zaman ve mekan kavramı olmadan direk bir bağ vardır.

İkincisi; gün içerisinde tokalaştığımız ve bir şekilde dokunarak temas içinde bulunduğumuz kişilerin DNA’larının üzerimizde canlı olarak kalmaya devam etmesi ile onların duygularından etkilenmeye de devam ediyor olabileceğimizdir.

Ayrıca, Duygularımızın DNA’larımızın, bedenimizin sağlığı ve bağışıklık sistemimimiz üzerinde etkisi olmadığını da düşünürüz.

Yine kanıtlanmış gerçekler bizi şaşırtıyor. İşte kanıtlanmış gerçekler:

Bu  araştırmanın konusu; DNA’nın izole edilip, onu “Tutarlı Duygu” adı verilen güçlü bir his türü ile yüzleştirerek, zihnin sessizleştirilmesi ve pozitif düşüncelere odaklanması ile duyguların ve hislerin DNA’lar üzerinde etkilerini gözlemlemek.

Deneylerden elde edilen sonuçlar her zaman ki gibi oldukça ilgi çekici; DNA’nın duygulara göre kendi şeklini değiştirmesi oluyor.

Minnettarlık, sevgi ve takdir hissettiği zaman DNA gevşiyor ve iplikler yaralanmadan duruyor ve DNA’nın uzunluğu artıyor.

Öfke, korku, hayal kırıklığı ve stres hissettiğinde ise DNA daralıyor, sıkışıyor, kısalıp ve kodlarını kapatıyor.

Tekrar sevgi, neşe, minnettarlık ve kabul hisleri yaşadığında, DNA kodları tekrar açılıp, gevşiyor.

Yani DNA’larımız sandığımızdan çok daha duygusal, her duygumuza tepki veriyor.

Duygu ve düşüncelerimizin DNA ile aralarındaki bağdan açıkça görüyoruz ki negatif duygu ve düşünceler bedensel sağlığımızı ve bağışıklık sistemimizi etkileyecek güçte.

Öfke, hayal kırıklığı, acı, suçluluk, pişmanlık ve kaygı gibi duygularımız bize sadece duygusal rahatsızlık olarak geri dönmüyor, bedenimiz üzerinde de DNA’ları etkilyor ve bedeli ağır olabiliyor.

Duygusal DNA’larımıza iyi bakmak için düşünce ve duygularımızı bir an önce keyif ve huzura dönüştürerek bize bütünsel sağlık olarak geri dönmesini sağlayabiliriz.

Kaynak: Gregg Braden-İlahi Matrix

Işıl Gence

Diplomatik Gözlem Dergisi 2015/05

(Visited 14 times, 1 visits today)