İnançlarımız ve İlişkiler – Işıl Gence

Şimdi bana gelen danışanlarım; ‘Evleneyim ben, ev alayım, ilişkim yok, işim yok’ gibi çeşitli isteklerle geliyorlar. Onları önce kendimiz değişiceğiz ve bu belirli bir süre alacak kısmına ikna etmem pek kolay olmuyor. Hatta yeni olan bir olayı paylaşayım hemen, tahmin ettiğiniz üzere bir danışanım ‘Bir ilişkim yok ilişkim olsun’ diye geldi bana, ‘Olur’ dedim tabiki olur zaten de önce yapacağımız çalışmalar şunlar şunlar, bir süre yapmış, sonra bırakmış ve benim haberim yok, ‘Ama ben ilişki istiyorum bunları ne yapayım?’ diye geldi seansa. İnanç kalıplarımızı değiştiremediğimiz ve kendi özümüzü gerçekleştiremediğimiz sürece yaşayacağımız ilişki zaten bizi pek tatmin etmez. Artık biliyoruz ki bilinçaltımızı temizlediğimiz sürece zaten olacak olanlar istediğimiz şekilde gerçekleşiyor.

İstemeye başlamadan önce yaşantımızın hangi yönde ilerlemesini istediğimize karar vermeliyiz. ‘Bütün kapılar bize açık olsaydı, kim olmak isterdik?’ Sonra ‘Şu anda kim olduğumuzu’ belirlemeliyiz daha sonra hemen kendimizi ‘olmak istediğimiz kişiye‘ odaklamalıyız. Olmak istemediğimiz kişiyi hemen bırakmalı ve yeni olacağımız kişi ile özdeşleşmeliyiz.

Bunu yapmadan önce şu an, ‘Kalbimizden ve bilinçaltımızdan yaydığımız enerjinin’ nasıl olduğunu bulmalıyız. Yani hangi titreşimleri yayıyoruz. Nasıl mı anlayacağız? Bir bakalım hayatımıza, kendimize ‘Nasılız?’ ‘Ne yapıyoruz?’ Ne hissediyoruz? İlişkilerimize bakalım, maddi durumumuza, iş durumumuza bir bakalım. Nasıl çalışıyordu sistem, ‘düşündüğümüz, hissettiğimiz ve inandığımız herşeyi yaşantımıza çekiyoruz’. Önce mevcut sistemimize bir göz atalım ki değişim ve dönüşüme hazırlanalım. Yeniye yer açalım.

İlişkilerde bizi engelleyen ve gelişimizi kısıtlayan olaylar ve insanlara bakalım bir önce:

1. Her gün görüştüğün arkadaşların, dostların, tanıdıkların listesini yapalım.
2. Bu listede o kişilerin sende çağrıştırdığı nitelikleri yazalım ‘neşeli, komik, haset, kinci’. Aklımıza ilk geleni yazmamızda fayda var, daha sonra mantığımız devreye girer ve değişik sonuçlar elde edebiliriz.

Bu yöntemle çevremizdeki insanların bize güç mü verdiğini, yoksa değersizlik duygusunu tetikleyip hissetmemize mi yardımcı olduklarını anlayabiliriz. cevabı bulmakda zorluk çekiyorsak, şu soruları cevaplayalım;
– Çevremizdeki enerji teşvik mi ediyor yoksa engelliyor mu? Güç ve enerji veriyor mu? Huzurlu ve güvenli mi hissediyoruzu, destek görebiliyor muyuz? İsteklerinizi rahatca ortaya koyabiliyor muyuz? Onların yanında olduğunuz gibi olabiliyor muyuz?

Bu insanların hayatımızda olma nedeni aynı frekansda olmamızdır, unutmayalım …

Zaman zaman kaybetme ve yalnızlık veya sevgi eksikliği korkumuz nedeniyle etrafımızda bize güç ve sevgi veremeyen insanlar olmasına izin veriyoruz. Değerliyiz unutmayalım …

Bizim gücümüze ve yaratıcılığımıza inanmayan ve desteklemeyen insanlara bu izni veren kim? Yine biziz ve kendimizi ve bu durumu değiştirmek yine bizim elimizde.

Hayatımızda bizi destekleyen ve bizi ileriye götüren, anlaşabildiğimiz, bizi takdir eden ve saygı duyan insanların olmasını her daim hak ediyoruz. Eğer böyle insanlar hayatımızda yoksa bile onların olabileceğini ve yaşamına artık girebileceklerini bilmeliyiz. Her şeyden önce kendi gücümüzün farkında olmalıyız, kendimizi saymaya, sevmeye ve takdirle yaklaşmaya başlarsak çevremizdekiler o kadar hızlı değişirler. Biz kendimize verdiğimiz değer ile doğru orantılı etrafımıza da veririz ve bu değeri yansıtacak insanları hayatımıza çekeriz.

Bu arada diğer aile, arkadaş ve dostlarımızdan vazgeçmemiz gerekmiyor tabii ki. Kendimiz için yaratmak istediğimiz titreşim alanında olanlarla daha çok vakit geçirebileceğimiz anlamına geliyor.

Diğer türlü, oluşturduğumuz titreşim alanı, engellenir ve sürekli bozulabilir ve gelişimimiz engellenebilir. Olumlu ve bizi geliştiren alanlarda bulunmamızın bizim gelişimize oldukça faydası var.

Neden bu fırsatı kaçıralım?

Sevgilerimle
Işıl Gence

(Visited 20 times, 1 visits today)