“İmgeleme (hayalgücü), bilgiden daha önemlidir” Albert Einstein
Hayatımızda daha iyi bir performans ve motivasyon, daha çok başarı, daha fazla mutluluk ve güçlü bir hafıza istiyorsak bilinçaltının yaratıcı imgeleme gücünden faydalanarak istediklerimizi daha rahat gerçekleştirebiliriz.
Bilinçaltımız herhangi bir kayıt yaparken, bu kayıtları sözcüklerin gücünden çok görüntülerden ve bu görüntülerin üzerimizde yarattığı duygulardan yararlanarak oluşturur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; beynimiz bir eylemi yaparken verdiği tepkinin aynısını iyi canlandırılmış bir imgelemeye de vermektedir. Aynı şey gördüğümüz bir nesne içinde geçerlidir. Beyinde bulunan hipofiz bezi imgelediklerinizle uyumlu olacak frekanstaki kimyasalları salgılayarak, bedenin aynı şekilde tepki vermesine neden olmaktadır. Yani görünen o ki yapmak, görmek ve canlandırmak arasında beynimize göre bir fark yoktur.
Dr. Charles A. Garfield’in imgeleme üzerine yapılan çalışmalardan verdiği örnekler bize bu konuda çok değerli sonuçlar vermektedir. Yaratıcı imgeleme ve fiziksel performans arasındaki ilişkiler üzerinde yapılan araştırmalardan birinde; Dünya sıralamasındaki bir Sovyet atletizm takımı 4 gruba ayrılarak aynı sürelerde farklı şekillerde eğitim yaptırılmıştır. 1. Grup eğitim süresinin tamamını eğitim yaparak. 2.grup bu sürenin % 75’ini eğitim kalan %25’lik süreyi ise imgeleme yaparak “Sporda yapabilmeyi istedikleri hareketleri ve elde etmek istedikleri başarıları” tam olarak zihinlerinde canlandırarak geçirmiştir. 3. grup eğitim süresinin %50’sini eğitime, diğer % 50’sini imgelemeye ayırmıştır. 4. grup ise bu sürenin %25’ini eğitime, % 75’ini de imgelemeye ayırmıştır. Bu dönemin sonundaki 1980 Kış Olimpiyatları’nda uygulamadaki en büyük başarıyı 4. grup göstermiştir. Sıralama 3. Grup, 2. Grup ve 1. Grup olarak devam etmiştir. Garfield’in bu konudaki açıklaması ise şöyle olmuştur: “Bu imgeler önce bilinçaltı algılama düzeyinde işler. İmgeleme mekanizması karmaşık bir makineyi monte etmek, bir dansın koreograf işini yapmak ya da oyunların görsel imgelerini aklınızdan geçirmek gibi uzamsal problemlerin altından çabucak kalkabilmenize olanak verir.”
Psikolog Alan Richardson’nun basketbol oyuncularının performanslarını ölçmek için imgeleme üzerine yaptığı deney ise imgelemenin gücü adına aynı şekilde ilgi çekicidir. Bu araştırmada 3 grup basketbol oyuncusunun serbest atış konusundaki yeteneklerini ölçen psikolog 1. Gruba günde 20 dakika serbest atış antrenmanı yaptırmış, 2. Gruba hiçbir antrenman yaptırmamış ve 3.Gruba günde 20 dakika boyunca “Kusursuz basket atışları yaptıklarını” imgeletmiştir. 2. Grup herhangi gelişme göstermezken, 1.Grup %24’lük 2. Grup ise %23’lük bir gelişme göstermiştir. Hiç antrenman yapmayan 2. Grubun sonuçları şaşırtıcı değil belki ama sadece imgeleme yapan grubun sadece antrenman yapan grup ile yaklaşık aynı sonuçlara ulaşması oldukça şaşırtıcı olmuştur.
Araştırmalarda görüldüğü gibi herhangi bir olayı imgeleyerek desteklememiz fiziksel ve zihinsel olarak performansımızı güçlendirirken duygusal olarak da arzularımıza kavuşma potansiyelimizi yüksek oranda arttırmaktadır.
Yaratıcı imgeleme; zihnimizde ulaşmak istediğimiz durumu aynı yaşıyor gibi görerek, hissederek ve işiterek bir canlandırma yapmaktır. İmgeleme yaparken öncelikle yaptığımız imgelemenin kesin olarak olumlu olmasına dikkat etmemiz gerekir. Onun dışında ne kadar net ve ne kadar gerçeğe yakın olarak imgeleyebilirsek ulaşmak istediğimiz sonuca ulaşmamız o kadar daha kolay olur. Ayrıca en az 21 gün canlandırmaya tekrarlayarak devam etmemiz sonuçları gözle görülür şekilde değiştirmektedir.
Ne dersiniz, denemeye değer öyle değil mi?
Işıl Gence
Diplomatik Gözlem Dergisi 2015/07